1 Eylül 2014 Pazartesi

Şahsi Tespitim: Sosyal Devlet Yalanı


Dünyada cumhuriyet rejimine sahip olan her ülke aynı zamanda sosyal bir devlettir. 

Genellikle cumhuriyet rejimli ülkelerin anayasasında bu yazar. 

Sosyal devlet bence (Halk için) bizim gibiler için kocaman bir yalandır. Sosyal devlet aristokratlar ve diğer zengin zümreler için var olmuştur. Dünyanın her yerinde insanlar sosyal konumuna göre (parasına göre) değerlendirilir ve eğitim, sağlık, lüks ihtiyaçlar, eğlence, kültür faaliyetler gibi sosyal unsurlar sadece onlar için vardır. İstedikleri şeyi yapabilir, kafaları estiğinde dünyayı dolaşabilirler. 

Orta seviyedekiler ve İşçiler sadece temel ihtiyaçları karşılanan ve çoğunlukta olan, Romada proletarya, İngilterede avam diyerek aşağılanan insanlara gelince.. 

Bu insanlar, dişlerini tırnaklarına takarak bir yerlere gelmeye çalışırlar. Üst seviyeye çıkmak için yıllarca eşek gibi çalışırlar. Hangi rejimde olursa olsun bu insanlar hayatlarını çalışarak, evden işe, işten eve gidip gelen asosyal kişiler oluverirler. Çaresiz bu duruma katlanırlar elbet. Kimi bu işten memnundur. Kimi nefret etse de katlanır. Kimi de aman düzenim bozulmasın der.

Bir de bu insanlara karşı koymasını öğütleyen bir takım aristokrat/aydın kesimler vardır özellikle düzenim bozulmasıncılardan nefret eden... O insanın kafasından hiç düşünmez çünkü. Aristokrat/aydın olarak kendisini koruma altına alır söyleyen kişi. Fakat düzenim bozulmasıncı kişi bilir ki, işler sarpa sardığında arkasında kimse olmayacak. Kendi de istemez içten içe ama etrafında görmüştür karşı koyanların nasıl bir cezayla karşı karşıya kaldığını. O yüzdendir ki hayatında değişiklik istemez. Düzeni bozulmamalı. Varsın sosyal hayatı olmasın temel ihtiyaçlarını etkileyecek sorunlar doğuracaksa otoriteye karşı çıkmak... 

Bu adamları savunacak kahramanlar lazımdır. Onları ikna edebilecek... Ama öncesinde... 

Geri dönelim Aristokratlara... Demiştim ya sosyal devlet bunlar için var. Sonuna kadar arkasındayım. Görünen bir gerçektir bu. Dikkatinizi çeker mi bilmem. Aristokratlar siyasetle iç içedir. Bütün dünyada öyledir. 

Sebebini hiç düşündünüz mü? 

Sebebi kocaman bir korkudur. Ne korkusu mu? 

Sosyal statüsünü, parasını, düzenini kaybetme korkusu...

Fark edildiği gibi düzenini bozmak istemeyen proletarya takımıyla, ona kızan aristokratlar/ aydın kesim arasında hiç bir fark yok.

Ayrıca bazı aristokratlar vardır ki. Artık bunlar düzenini kaybetmemek için adam bile öldürür. 
Eskiden tarlasında yangın çıkan bir çiftçi, su bulamadığı için ters taraftan buğdayları yakarak yangının daha da büyümesini engellermiş. Kurtarabildiğimizi kurtaralım hesabı.... Aristokratlar da elindekileri kurtarmak için halktan ödün vermektedir. Yangın devlet tarafından geliyorsa halkı, Halktan geliyorsa devleti yakarlar. Yeter ki paralarına, şöhretlerine, mevkilerine zeval gelmesin... Halk nedir ki? Halk bizim için yaşıyor zaten... 

O yüzdendir ki ölenler hep yoksul insanlar, hep ekmeğini alnının teriyle kazanan insanlardır. 
Cezayı da cefayı da onlar iliklerine kadar yaşarlar. 

Irak'ta Amerika'ya yardım eden, Saddam'ın heykelini düşüren halktı. Öldürülen, direnen de halk oldu. Onlara saldıran Amerikan askerleri de hep alt sınıftandı.

Sonunda beslenen yine kim oldu? Petrol zengini aristokrat bozuntuları.  Makamları için insan öldürtmekten çekinmediler. 

Silah Tüccarları paralar kazandı. Çoğu devletle, askerle samimiyet içindedir. Onlar da birer aristokrat, birer zengindirler.

Türkiye'de PKK yüzünden bir çok yoksul, analarının göz bebeği, gençliğinin baharında çocuklar gitti (Gerçi yaşasalardı da ne bahar, ne gün yüzü görmeyeceklerdi çalışmaktan). Diğer yandan PKK'ya katılan çocuklar da kullanıldı. Yani fakiri, fakire; halkı halka kırdırdılar. 

Kim kazandı? Silah Tüccarları, Medya, Büyük para babaları, Nihayetinde Siyasetçi/Aristokrat, sosyal devleti savunduklarını iddia eden, henüz bu konuda icraatini göremediğimiz (ileride de göremeyeceğimiz) insanlar kazandı. Onlara malzeme oldu ölen çocuklar. Para oldu, makam oldu, konuşacak gündem oldu, halkı etkileyen konuşmalar oldu... 

O yüzden düzenim bozulmasıncılara kızmıyorum. Onların haklarını savunan yok çünkü. 

Çünkü;

haklarımızı savunması gereken kişiler,

kendi düzeniyle meşguller!

Kimsenin kafasına birşey aşılamıyorum. Kendi kafama göre bir analiz yaptım sadece...

Sadece dünya denilen bu büyük köyü hakim bir yamaçtan seyrediyorum...  

Her gün bakış açımı değiştirmeme neden olan,
Anlamaya çalıştığım,
Merak ettiğim,
Dünyadan Sevgilerle
Eşofmanlı Bilge...

11 Eylülde rejimler ve aristokratlar yüzünden başı yanan 
ve özgürlük gibi vaatlerle kandırılan ve kullanılan dünya halkına ithafen...